Eylemdan önce her zaman düşünce geliyor.Eğer kendimizi belli bir türdeki kişi olarak imgelersek, eylemlerimizi önceden hayal gücüyle belirlemiş oluyoruz.
Dahası da var tabii ki. Davranışlarımız, insanların bizim hakkımızda ne düşündüklerinden ya da ne söylediklerinden etkileniyorsa bunun açıklaması şudur. Davranışlarımızı çevremizdeki insanlar programlamaktadır.
Eğer biz, herhangi bir yaşam alanımızda, yıllarca aile, arkadaşlar ve kurumlar tarafından olumsuz şekilde programlanmışsak, şimdiye kadar onların olumsuzluğunun sıkıntısını ve acısını çekmişizdir. Bu olumsuzluk zamanla fiziksel bedenimizde ağır etkilerini gösterdikçe, gelecekte de ve belki daha da ağırlaşarak sıkıntı çekeceğiz.
Herhangi düzeydeki bir olumsuz programlama, yıllar içinde sağlığı azar azar kemirerek fiziksel bedeni yavaş yavaş çökerten sinsi bir etkiye sahiptir. Kar topu etkisi bu konuda hatırlanabilir. Ufacık bir top büyüklüğündeki kar topunu karda yuvarladığımızda giderek büyür. Bu büyümenin durması sadece bizim elimizde ve kontrolümüzdedir. Durdurabiliriz. Tamamen de yok edebiliriz. Olumsuzluk, insan ırkının her bir bireyi için hastalıkalrın görünmeyen gizli etkenidir. Hepimizi etkiler. En hassas olanlarımızı ise daha çok ve hızlı etkiler.
Tüm hayatımız, belli bir şekilde davranmak, belli doğruları kabullenmek ve belli kurallara göre yaşamak üzere programlanmıştır. Mesleğimizde, ilişkilerimizde ve sağlığımızda bu sistem hep var. Bizim bu programlama ürünü olan inanç sistemimiz ve ona gösterdiğimiz tepkiler, bizim nasıl yaşayacağımızı belirler. Bu, her zaman bizim için izlenmasi en doğru, en verimli yaşam biçimi değildir. Bu nedenle arada bir çatışma yaşanması kaçınılmazdır. Bu programlama, ENGELLEYİCİ ve BOZUCU olduğundan, bize dengemizi kaybettirebilir, uyumsuzluk yaratabilir, FİZİKSEL BEDENİMİZDE HIRPALANMA VE YIPRANMAYA neden olabilir. Hastalığın oluşması ve gelişmesi kaçınılmaz bir hal alabilir. Aynen saatli bir bomba haline gelebilir.
Şimdi soralım. Bu durumu yaşamak zorunda mıyız? Çaresi yok mudur? Kurtulmak ve tersine çevirerek mutlu, olumlu ve sağlıklı bir hayatımız olabilir mi?
Evet. Kocaman bir evet. Bizi yaradan ALLAH, mükemmeli aradı ve özenerek yarattı. AKIL verdi kullanalım diye. O zaman biz bu aklı her zaman, her koşulda ve doğru olarak kullanmak imkanına sahibiz. KÖLE DEĞİLİZ. OLUMSUZ PROGRAMLARININ DA, BU OLUMSUZ PROGRAM YAPIMCILARININ DA KÖLESİ DEĞİLİZ.
Gidişata DUR diyebiliriz. Olumsuzluğu tersine çevirebiliriz. Bizi besleyecek, sağlıklı ve mutlu olmamız için gerekli yapıyı sağlayacak bir program ile bu oyunu bozabiliriz. OLUMLU PROGRAMLAMAyı OLUMSUZ PROGRAMLAMA yerine geçirebiliriz. Yıpranmadan ve hırpalanmadan, mutlu ve sağlıklı bir yaşam mümkün.
Olumsuzluğu Yenmek:
Yaşam tarzımızı değiştirebilir, hayatımızın, sağlığımızın ve huzurumuzun tüm sorumluluğunu bizzat üstlenebiliriz. Gerilimin üstesinden gelmeyi, olumsuz programlamaya karşı koymayı öğrenebiliriz. Hepimiz, ALLAHın hepimize verdiği ilahi şifa gücünün farkına varıp kendimizi açabilir, birer şifa kanalı olabiliriz. Şifaya kavuşmak üzere iç kanallarımızı açmayı öğrenebiliriz. Kendimizi açabilir, içimizdeki BİZin ortaya çıkmasına izin verebilir, tekrar bütünlüğe kavuşabiliriz.
Benim amacım hep bu olagelmiştir. Bir şifacı olarak ben, öğrenmiş olduklarımı sizlerle paylaşıyorum. Kendi içimdeki kanalları açmayı nasıl başardığımı, gelmesi kaçınılmaz olan şifa enerjisini hastalarıma nasıl odakladığımı açıklayacağım. Öğretmenlerimden ve kadim bilgelerden öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım. Sizler, benden bu konuda daha şanslısınız. Ulaşılabilir en pratik ve lüzumlu teknikleri öğreneceksiniz. Sonra da onları kendi ruhsal gelişiminizde bir rehber olarak kullanacaksınız. Siz ilerleme kaydettikçe, ALLAH’ın şifa gücüne daha çok yakınlaşacak, daha derin bir anlayış seviyesine varacaksınız.
Olumsuzluğu aşmış olan kişi, dengeye ulaşmış ve şifa gücünün akacağı bir kanal olmaya hazır hale gelmiştir.
